İşgalci siyonist rejimin 7 Ekim'de "Aksa Tufanı" operasyonun ardından Gazze'ye uyguladığı soykırım 205'inci gününü geride bıraktı.

Gazze'de yapılan katliamların yanı sıra hayatta kalanlar ise, açlık ve susuzluk mücadele ediyor. Gazze'ye yardım götürebilecek tek kapı olan Refah Sınır Kapısı'nda ise, çok az sayıda yardım tırlarının geçişlerine izin veriliyor.

Türkiye'de birçok yerel ve ulusal yardım kuruluşları ise Gazze için başlattıkları yardım kampanyaları sürüyor.

İnfak-Der Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Parlak, yapılan yardımlarla ilgili Harran Ovası mikrofonlarına açıklamalarda bulundu.

“Soykırım yapılırken bizler gereken hassasiyeti gösteremedik”

Şanlıurfa'da açılan Gazze Destek Çadırında nöbet devam ediyor Şanlıurfa'da açılan Gazze Destek Çadırında nöbet devam ediyor

Parlak, yaptığı açıklamada, “Malumunuz 7 Ekim’den bu yana Cihat Müslümanların gündeminden düşmüştü. Şehadet Müslümanların gündeminden düşmüştü. Ama gelin görün ki Gazze’deki bir avuç Müslüman dünya gündemine oturttular. Gazze bir okuldur. Gazze bir üniversitedir. Gazze bir hayat nizamıdır. Şükür nasıl yapılır, teslimiyet nasıl olunur, Allah’ın dinine nasıl sahip çıkılır ve vatana nasıl sahip çıkılır bunu bizlere gösterdiler. Bizler Urfa, Türkiye ve dünya Müslümanları olarak diyoruz ki; canımızla, malımızla, zamanımızla, hayatımızla ve evladımızla Gazze’ye sahip çıkmak zorundayız. Gazze, dünya Müslümanları tarafından sahipsiz bırakıldı. İnanın ki Avrupa ve gayrimüslim ülkeler tarafından gösterilen bu hassasiyet maalesef biz Müslümanlar tarafından gösterilmedi. Bütün dünya Yahudileri, siyonistleri, gayrimüslimler birleşerek Müslümanları topyekûn bir şekilde katlederken, soykırım yaparken bizler gereken hassasiyeti gösteremedik.  Boykot, onların can damarıdır. Boykot, onların damarlarında dolaşan bir sıvı, bir kandır. Boykot, onları hayatta tutan ekonomik bir gösterge, ekonomik bir yapıdır ve bir ambargodur. Bunun yanında yine bizler elimizden geldiğince meydanları boş bırakmama adına sürekli olarak gündemde tutabilme adına elimizden geleni yapmak zorundayız.” dedi.

“İman varsa imkân da vardır”

I M G 2848İnfak-Der Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Parlak

Yapılan yardımlara değinen Parlak, “Kardeşlerimizden Allah razı olsun şu an malzemeleri içeri gönderebiliyoruz. Şanlıurfa İnfak-Der olarak 5’inci kez Mısır’a gideceğiz. 15 TIR’lık bir insani yardım konvoyunu Gazzeli kardeşlerimize göndermiş olacağız. Dünyada hep şunu söylediler; ‘Demir kubbeleri, gelişmiş füze ve uçakları, teknolojileri, helikopterleri ve bombaları var’ dediler. İman varsa imkân da vardır. Onların arkalarında bütün beşeri ideolojiler, güçler, kuvvetler, teknolojiler ve kimyasal silahlar olsa bile biz eğer imanımız üzerine sabit kalırsak bizimde arkamızda Alemlerin Rabbi olan, Yahudiler, Hristiyanlar, gayrimüslimleri ve bizleri yaratan Allah var. Allah’ın, gücü kuvveti ve kudreti her şeyin üstündedir. Biliyoruz ki vefat eden bütün kardeşlerimiz gerçekten şehittirler.” diye konuştu.

Parlak, “Kardeşlerimiz bazen şunu söylüyor; ‘Allah şehadetlerini kabul etsin.’ Ben böyle demiyorum. Allah şehadetlerini mübarek etsin diyorum. Bazen 4-5 yaşlarındaki bir çocuğun söylediği sözler vallahi ne bir alimin ne bir müftünün ne bir hocanın ne bir seydanın ve ne bir imamın söyleyeceği sözlerden çok daha üstündür.” şeklinde konuştu.

HAMAS’ın tutsaklara göstermiş olduğu değer birçok insanın hidayetine vesile oldu”

Esir takasında siyonislerin Müslümanlara ve HAMAS’ın israillilere gösterdiği muameleyi anlatan Parlak, şöyle devam etti:

“Allah resulünün Bedir savaşındaki esir edilmiş olan gayrimüslimlerin veya müşriklerin hayatına baktığımız zaman şunu gördük; onlar tam teslim olurken Allah resulü demiştir ki çözün ellerini. Bazı şartlar ileri sürülmüştür ve o şartları yerine getiren müşrikleri serbest bırakmışlardır. Gelin görün ki esir takasında siyonislerin Müslümanlara, küçücük çocuklara, gençlere, yaşlılara göstermiş olduğu insanlık dışı muameleye bakın. Bir de HAMAS üyelerinin ve İzzetin El Kassam askerlerinin tutsak ettiği yaşlılar, bayanlar, gençler ve hatta hayvanlarına göstermiş olduğu değeri, kıymeti ve misafirperverliği birçok insanın hidayetine vesile oldu. Biz biliyoruz iman varsa imkân da vardır. Allah-u Tela inşallah içimizden bir Ömer’i, bir Selahaddin Eyyubi ve bir Yavuz Sultan Selim’i inşallah çıkarır ve hepimizi tek bir safta toplar. İnşallah bu kafir, siyonist ve zalimlere nasıl bir dünya olması gerektiğini Allah-u Tela bizim ellerimizle güzel bir şekilde ve bizim içerisinde bulunmuş olduğumuz bir orduyla fethetmeyi nasip etsin.”

Parlak, son olarak şunları dile getirdi:

“Mazlumların intikamının alınmasında bizleri de memur kılsın. Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur. Allah’ın bana, sana ve hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Bir çocuğun ‘sizi Allah’a şikâyet edeceğim’ demesi çok ağırdır. O çocuk bizi Allah’a şikâyet ederken bir nebzecikte olsa belki bizim bu yapmış olduğumuz küçücük amelleri belki bir tarafa ayırır da yapmış olduğumuz amelleri kabul eder.”

Muhabir: MEHMET NEZİR ŞEKER